Sn. Cumhurbaşkanımızın “GEZMEYE” çıkışının zamanlaması hiç yakışmadı

22 Ekim 2021


Sn. Cumhurbaşkanımızın “GEZMEYE” çıkışının zamanlaması hiç yakışmadı!

  • Ülke sorunlar ile yoğun mücadele içindedir.
  • Hükümet yok, ne zaman kurulacağı ve hatta sağlıklı bir hükümet oluşumunun olasılığı zayıftır.
  • Ekonomi dövizin tırmanışı, yarattığı pahalılık, yönetim eksikliği ve dış etkenler ile çökmektedir.
  • Sosyal medya skandallarla çalkalanmaktadır.

Ve açıkça, yönetilmesi gereken bir yığın kriz varken Sn. Cumhurbaşkanımızın nispeten çok daha az önemli bir gündemle Türkiye’ye “gezmeye” gitmesini kınadığımızı beyan ederiz.

Her ne kadar temsili bir makam olsa bile, Cumhurbaşkanlığı’nın böyle kritik ortamlarda halkının refah ve mutluluğu için daha çok gayret sarf etmek yerine yurt dışı konferans ve ödül törenlerine gitmesinin gereksiz ve zamansız olduğunu ifade ederken, Kıbrıs Türk Halkı’nın çok daha iyi noktalarda yaşamayı çoktan hakettiğini ve bunun için, artık herkesin aklını başına toplaması için geç bile kalındığını ifade etmekten üzüntü duyuyoruz.

Siyasi istikrarsızlığı “talihsizlik” olarak nitelemek kendi halkına en büyük hakarettir. Kaderci bir toplum yaratıp halkımızı çağdaş dünya değerleri ve bilimsellik düzeyinden, orta çağ toplumları seviyesine indirgeyecek seçim kazanma taktiklerini halkımızın red edeceğine inanmak istiyoruz.

KİYED

Türkiye’ye Giremeyeceklerin Listesi KKTC Hükümeti’nden GİZLİ mi?

12 Temmuz 2021

Geçtiğimiz günlerde Gazeteci Ali Bizden, en son da araştırmacı yazar Dr. Ahmet Cavit An, Türkiye’ye kabul edilmeyip havaalanından geri KKTC’ye gönderilmiştir.

Bu uygulama Kıbrıs Türkü’ne seyahat kısıtlaması, ve bir çeşit ambargodur. Tek uluslararası çıkış yolumuz olan Türkiye’nin bu uygulamasının net olarak açıklanması gerekmektedir.

Kuzey Kıbrıs’ta demokrasi ve insan haklarının çağdaş ölçütler ve yasalar içerisinde kullanılmakta olduğunu övünerek yaşıyoruz. Aynı düşünceleri paylaşmadığımızda bile kimsenin düşünce ve ifade özgürlüğünün keyfi bir şekilde sınırlandırılmaması gerektiğini benimsiyor ve uyguluyoruz.

Devletlerin kendi güvenliklerini korumaları gerektiğini elbette anlıyoruz, destekliyoruz. Ancak, yaşadığımız  21. Yüzyılda insan hakları, özgürlükler ve demokrasinin kısıtlanması, ancak yasalara aykırı davranış ve eylemler nedeniyle kabul edilebilir.  

KKTC yurttaşlarının Türkiye’ye girişinin engellenmiş olmasının arkasındaki yasa ihlalinin açıklanmasını talep ediyoruz.

Hükümetimizi tüm yurttaşlarını (muhalefet bile olsa) koruma sorumluluğu olduğunu hatırlatır, tüm meclisin konu hakkında görüş vermesini bekleriz.

KİYED

Yargımıza Yapılan Müdahele TRAJİKOMİKTİR !

18 Nisan 2021

Yargımıza Yapılan Müdahele TRAJİKOMİKTİR !

Rekabet halindeki iki din görevlileri sendikası arasındaki dava yargımız tarafından yasalara göre karara bağlanmış, kuralların uygulanması istenmiştir. KURAN kursunun yasaklanması diye bir hüküm yoktur.

Gösterilen tepki ve bir kaşık suda koparılan fırtına abesle iştigal, konuyla ilgisiz ve gülünçtür.

Hiç bir diplomatik nezakete uymayan Kıbrıs Türk halkının sahiplendiği demokrasi ve laiklik ilkelerine uyumlu hukuki karara gösterilen ölçüsüz ve kaba tepki, bu tepkiyi kontrol etmesi, göğüslemesi gereken hükümeti temsil eden yerel siyasilerin edilgen ve korkak tavrı ortadadır.

Kıbrıs’ta Türk varlığını koruma mücadelesinde garantörümüz ve müttefikimiz olan ülkenin devletimizi, kurumlarımızı, demokrasimizi tanımaz tavrının, halkımızın hukuka, demokrasiye ve Atatürk ilkelerine olan bağlılığına tahammülsüzlüğün açığa çıkışı üzücü, Cenevre görüşmeleri öncesi zamanlaması da vahimdir.

Bu olay kısaca “TRAJİKOMİK” olarak tanımlanır.

KKTC halkını kurumlarımıza, demokrasimize sahip çıkmaya, onları yüceltmeye, hukukun üstünlüğüne ve mahkemelerimizi mudaheleye açık ve sahipsiz bırakılmasına izin vermemek için mücadeleye ve birlik olmaya davet ederiz

KİYED

Bu kadarı da olmaz !

9 Eylül 2020

Bu kadarı da olmaz !

Yaşamakta olduğumuz korkunç salgının son günlerde yine Hükümetin aldığı veya alamadığı kararlar nedeniyle son derece tehlikeli bir duruma geldiği gerçeği yüzümüze her gün şamar gibi vurmaktadır. Sağlık komitesinin aldığı çok elzem ve hayati kararları uygulamaya koyamayan hükümetin salgın yüzünden ölecek olanların cenaze törenlerine seçmene cici görünmek için katılacağı garantidir.

Canımızla oynanan bu ortamda daha fazla sessiz kalınamaz.

Tüm toplumun duyarlı olması, şiddetle önlemlerin alınması için baskı yapması gereklidir.  Yoksa yakında ölümler de duyacağız ve bu hükümet bunun vebalini ödeyemeyecektir.

Küçük bir ada ülkesi olarak hem salgını önlemek hem de ekonomiyi ayakta tutmak mümkündü. Krizin iyi yönetilmediği açıktır.

Başta çocuklarımız olmak üzere hepimizin sağlıklı yaşam ihtiyacının, kişisel çıkarlarla karşılanamayacağı artık anlaşılmış olmalıdır.

Hükümetimizin kriz yönetimindeki tutarsızlıkları halkı daha fazla umutsuzluğa ve gerilime sokmaktadır. Toplum olarak bir yandan yöneticilere daha fazla baskı yapmalı, duyarlı ve bilinçli bireyler ve kurumlar olarak, devletin düzenleme becerisi olmasa bile dünyada bilinen önlemleri en sıkı şekilde uygulayarak bu sorunu en kısa zamanda yurttaşlar(!) olarak ortadan kaldırmalıyız.

KİYED

Yatırımı Durdurmanın Yolları

kiyed logo_660

3 Haziran 2020

Yatırımı Durdurmanın Yolları

Tüm dünyada insan hakları, demokrasi, çok seslilik gelişmiş ülkelerin temel ortak
özellikleri iken, totaliter rejimler benzeri zorbalık ve yasaklamalarla ses kısma, yıldırma
ve gözdağı uygulamaları çağdaş mentalitede reddedilir ve mağdur kesimlerin popularitesi artar.

Kırbaçla, kılıçla hükmetme devri kapanmıştır.Gelişme fikirlerin çatışmalarından ortaya çıkan kıvılcımlarla ateşlenir, yayılır. Birisinin düşüncesi diğerinin hoşuna gitmiyorsa bunun sonu infaz olmamalıdır.
En medeni uygulamalar karşılıklı tahammül ile ortaya çıkarılan ortak noktalardır.
İkna etmek için uğraşmak ve ikna olmaya da kapıyı her zaman açık bırakmak uzlaşı ve
gelişme kültürünün temel olgularından olmalıdır.

KKTC’de yayın yapan Diyalog Medya grubunun ortaklarından birinin kendi
düşüncesini özgürce ifade etmesi sizin düşünce ve ideallerinize uymasa bile
tahammül edilebilecek ve tartışma kültürünü sürdürecek bir eylem olmalıydı.
Anavatanımızın gelişmesine ve geleceğine ilişkin fikirlerden ancak feyz alınmalıydı.
Kktc de faaliyet gösteren bir yayın kuruluşunun uydu bağlantısının, fikir ifade edilmesi
nedeniyle kesilmesini kabul edilemez bulduğumuzu ifade etmek demokrasi ve ifade
özgürlüğü için bir gereksinimdir. Katılmasak bile, belli edep kuralları içinde ifade
edilen tenkitler nedeniyle kanalın uyduya ulaşımını kesmek ve dolayısıyla zorla sesini
kısmak kabul edilebilir bir uygulama olmamalıdır.

Demokrasilerde hakaret ve ahlaka mugayir konuşmalar dışında yasaklama ancak bir
mahkeme kararı ile tevsik edilmelidir.
KKTC özelinde ise durum daha da vahimdir. Yerel bir kuruluşumuzun, bizim
yasalarımız ve mahkemelerimiz atlanarak cezalandırılması, hükümetimizin, siyasi
partilerimizin, meclisimizin ve mahkemelerimizin durumu bir daha gözden geçirerek
raydan çıkmış olan treni yeniden rayına koyma girişimlerinin çok önem kazandığını
idrak etmeleri gerçeğini ortaya koymaktadır.

KKTC‘nin yaşamakta olduğu bu zor dönemde, bizim için son derece önemli olan bir
yatırımcının bu şekilde cezalandırılması kabul edilemez.
Bunun gibi daha çok yatırımcıya ihtiyacımız vardır ve bu yatırımcılar hem KKTC için hemde Anavatan için çok önemli ve gereklidirler.
Önlerine kırmızı halı sermek yerine onları mayın tarlasına sürmek, sonunda yine bize
ciddi zararlar verecektir.

Demokrasi ve insan haklarını, çok sesliliği korurken yatırımcının ve yatırım ikliminin
korunması ve geliştirilmesi de en öncelikli görevlerimizden olmalıdır.

KİYED

KRİZİ DAHA SAĞLIKLI YÖNETMEK MÜMKÜNDÜR

covid economy

11 Nisan 2020

Krizi Daha Sağlıklı Yönetmek Mümkündür

Bu krizi daha sağlıklı yönetmek mümkündür ve biz bunu başarabiliriz.

Temel olarak yapılması gereken, sağlıkla ilgili tedbirleri alırken, ekonomiyi de olabildiğince canlı tutmaktır ki ölmesin. Ekonomi yavaşlatılabilir ancak durdurulamaz, zira bir kez durduktan sonra hem ekonomik hem de diğer sağlık komplikasyonları hortlayacaktır.

Bu amaçla bulaş riskini asgari seviyelerde tutabilecek iş açma kriterlerini ve yeni çalışma koşullarını açıklamak, halka ve iş dünyasına güven vermek adına ilk adım olabilir.

Bugünden sonra bankalar, birikmiş fonlar ve TC üzerinden yaratılabilecek azami finansman toplamı hızla belirlenmeli ve kriz yönetimi bütçesi adı altında en az 6 aylık yeni bir tedbirler dizisi süratle açıklanmalıdır ki güven verilmeye devam edilsin.

İhtiyaç duyulan fonlar ülkemizde mevcuttur ve akılcı kullanılmalıdır. Güçlü bankacılık sistemimizin olanakları sektörleri ve halkı geleceğe taşıyacak daha ciddi fedakarlıkla, devletin cesur kararlarıyla yönetilmelidir. Gün krizden kar etme günü değildir.

Dış ticaretle ilgili ödemeler dengemizdeki ağır hasar çok tehlikeli boyuttadır. Oluşturulacak fonun verimli ve sürdürülebilir kullanılabilmesi için, lüks tüketime ve az katma değer yaratan ithalata yönelik bazı zorlaştırıcı tedbirler alınmalı ki, acil ihtiyaç duyacağımız kaynaklarımız ithalata dayalı tüketime kaymasın.

Açıklanacak tedbirlerin önceliği küçük ve orta boy işletmelerin ve istihdamın olabildiğince korunması olmalıdır. En alt gelir gruplarının rehabilitasyonu için azami özen gösterilirken, herkese eşit maaş gibi tüm tüketim zincirlerini domino etkisiyle sarsabilecek açılımlardan titizlikle sakınılmalıdır. Tüketim dengesinin bozulmaması için orantısal olarak  adil ve dengeli kesintilerin yapılmasına özen gösterilmelidir.

Krizin ekonomik tahribatını tümüyle durdurmak mümkün değildir, hedef etkisini asgariye indirmektir.

Hükümetin meclisteki muhalefetle birlikte hareket etmesi, Cumhurbaşkanlığı, stö’ler, birlikler ve halka şeffaf bir bilgilendirme süreci başlatması, inandırıcı  ve sürükleyici olması adına elzemdir.

Bunların yapılmasıyla,  toplumda artan endişe yatıştırılmalı,  olası kaosa tedbir alınmalıdır. Böylece ekonomik tahribatın önü alınamaz noktalara gelmesi engellenmiş olur.

Bu krizi daha sağlıklı yönetmek mümkündür ve biz bunu ortak akıl ve uzlaşı ile başarabiliriz.

KİYED

Yaşamın Devamlılığı Esastır, Biz Bunu Başarabiliriz…

kiyed logo_660

23 Mart 2020

Yaşamın Devamlılığı Esastır, Biz Bunu Başarabiliriz…

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gösteren Coronavirüs salgınından dayanışma ve disiplinle sağlıkçılarımızın liderliğinde kurtulacağımıza inanıyoruz. Salgına karşı savaş sırasında  ve sonrasında diğer savaş alanı da ekonomiktir, bu alanda da kazanmak için yeterli gücümüz vardır, sonucu belirleyecek olan topyekün toplumumuzun dayanışması ve özverisi olacaktır. Gün siyaset yapma günü değildir.

Daha önce örneği olmayan bu krizden, ancak dayanışma ve paylaşımla çıkabiliriz. Krizi siyasi fırsata çevirme gayreti olanların davranış ve söylemleri toplum tarafından iyi karşılanmıyor. Çözüm; yönetimin paylaşılması, sorumluluğun topluma yayılması, farklılıkları kapsayan ve onları koordine eden bir liderlik anlayışı ile çözülebilir.

Acilen siyaset üstü ekonomik STÖ lerinin de temsil edileceği, KRİZ TEKNİK KOMİTESİ yapılandırılmalıdır. Komite hem çözüm önerileri geliştirmeli hem de alınacak kararların toplum tarafından benimsenmesini sağlamalıdır. Hükümete önerileri ile destek veren, sorumluluğunu paylaşan bu komite, kamunun ilgili kurumları yanı sıra ekonomik örgütlerin temsilcileri işçi sendika temsilcileri ve akademisyenlerden oluşmalıdır.

Mevcut durumun tespiti yapıldıktan sonra alınması gereken tedbirler İşletmelerin ve istihdamın devamı ana vizyonu ile belirlenmelidir.

İşletmeler hayatta kalmalı ve istihdam devam etmelidir.

Gerekli finansal kaynaklar (kamudaki fonlar, finans sektörü, TC ve AB desteği) ülkemizde vardır ve doğru yönetilmelidir.

Cesaretle ve kararlılıkla iyi bir planlama ve adil şekilde kaynakların kullanılması gerekmektedir.

Sağlık için gerekli fon ayrıldıktan sonra kalan kaynaklar ekonomi ile ilgili alınacak tedbirlere aktarılmalıdır.

Bakanlar kurulu ve meclisin alınacak tedbirler için hızla yasal düzenlemeleri yapması gerekecektir.

Yaşamın Devamlılığı Esastır ve Biz Bunu Başarabiliriz…

KİYED

Maraş, TMK, Maronit konuları doğru yönetilmiyor.

maraş

08/09/2019

Maraş, TMK, Maronit konuları doğru yönetilmiyor.

Maraş’ın eski yerleşimcilerine açılması, ya da TMK marifeti ile mülkiyetinin
iadesi konusu akılcı bir plan ile yönetilmiyor. Hükümet ortaklarından çıkan
farklı sesler, Kıbrıs Türk Toplumunu ve KKTC’yi temsil eden toplum lideri ile kopuk,
konunun iç siyaset malzemesi yapılması sorunun çözümü niyetinin olmadığını
açıkca gösteriyor.

Vakıflar’ın Maraş üzerindeki hak iddiasının süratle uluslararası mahkemelerde
savunulması için halen daha ciddi bir girişimin yapılmaması, BM’nin 550 sayılı
kararı ve AİHM’nin bu kararla çelişen talebi, Mağusa mahkemesinin tarafları
dinlemeden aldığı kararın Maraş konusunda TMK’yı çalışamaz hale getirmesi
gibi bir çok farklı gerçeğin masaya yatırılıp akılcı bir yol haritası çıkarılması
gerekmektedir.

Bu konunun iç siyasi malzeme ötesinde çözüm sürecinde stratejik bir eşik
olduğu çoğunlukla kabul edimektedir. Buna rağmen bu planlanmamış
göstermelik adımın Kıbrıs Türküne zarar vereceği kesindir.

Yaratılan bu yeni gündemle birlikte Vakıflar idaresinin Maraş konusunda iç
kamuoyuna mesaj veren yayınlar yapması ve ciddi hukuki çalışma yapmadan
işin içine itilmiş olması endişe vericidir.

Bu arada Maraş konusundan çok daha rahat ve kolay bir konu olan ve Kıbrıs
Türk tarafına ciddi olumlu yansımaları olması öngörülen Maronitler’in Kuzey
Kıbrıs’a geri dönüşü konusu da bu yeni gündemle hasır altı edilmiş ve bu
önemli süreci gölgelemiş hatta unutturmuştur.

Hükümetlerimizden beklediğimiz Maronitler’in geri dönüşü sürecini bir yandan
tamamlarken, diğer taraftan Maraş açılımına bir antreman yapması ve
Maronitler’in geri dönüşü sürecindeki kredileri Türk tarafı adına toplamasıdır.

Ayrıca Maraş konusundaki en kritik sürecin 4 Kasım tarihine kadar Türk
tarafına tanınan süre içerisinde Vakıfların Maraş ile ilgili tez ve kanıtlarını
AİHM’e sunmasını ve bu konuda eğer elimiz güçlüyse dört elle sarılarak bu
konuyu netleştirmesini bekliyoruz. Yok elimiz net değilse, TMK marifetiyle
Maraş’ın Türk yönetiminde eski sakinlerinin yerleşimine açılması için
uluslararası hukuka uygun çalışmalarla Kıbrıs Türk halkının hızlı ve yaşayabilir bir
çözüm hedefinden hiç şaşmadan, gerçekçi adımlarla ilerlemesini istiyoruz.

KİYED

Kıbrıs Sorununda Muhatap, Kıbrıs Türk Toplumudur

kibris

19 Temmuz 2019

Kıbrıs Sorununda Muhatap, Kıbrıs Türk Toplumudur

Kıbrıs’ta sürmekte olan sorunun özünde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu iki toplumundan biri olan Kıbrıs Türklerinin toplumsal haklarının gasbedilmiş olmasıdır.

Bu sorun çözülmeden Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla AB’ye alınan Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıslı Türklerini yok sayarak Kıbrıs ve çevresindeki doğal kaynaklara tek başına sahip çıkmakta, bazı ülkelere avantaj sağlıyarak hukuk dışılığı yerleştirmeye çalışmaktadır.

Rum yönetimi, bir taraftan Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yasal ve akılcı çözüm önerisini red ederken, sanki adada muhatapları yokmuş gibi davranıp, işbirliği için TC’ni muhatap alma isteğini ifade etmektedir.

KİYED olarak, Kıbrıs Türklerinin demokratik olarak seçtiği toplum lideri ve KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı’nın Rum yönetimine sunduğu, gerginliği çözmek üzere, hukuka uygun ve adil  teklifini desteklediğimizi ifade ederiz. Bu konuda Demokrat Parti Başkanı Sn. Serdar Denktaş’ın aynı neden ile tüm siyasi parti ve sivil topluma sunduğu ortak metni imzalamaya hazır olduğumuzu, bu konuda yapılacak çalışmalara katkı koymak istediğimizi ilan ederiz.

Tüm parti ve STÖ’lerine farklılıklarını koruyarak Cumhurbaşkanı çevresinde toparlanmayı teklif eder, başta Rum yönetimi olmak üzere, tüm yabancı yetkililere sorunların bilincinde ve haklarına sahip Türk Toplumunun sorunun çözümünde görüşülecek taraf olduğunu yeniden hatırlatırız.

KİYED YÖNETİM KURULU

Kurumlarımıza Sahip Çıkalım

kktc bina

09/07/2019

Kurumlarımıza Sahip Çıkalım

KKTC ve KT Toplumunun kurumsal ve toplumsal varlığını tanıtmaya çalışırken,
KTTO’nın küçük menfaatler uğruna demokratik olarak seçilmiş toplum lideri /
Cumhurbaşkanı’nı yok saymasını bu güne kadar verilen mücadeleyi anlamamak
olarak değerlendiriyoruz.

Eğer içimizde siyasi görüşlerini benimsemeyen var ise bunu kendi içimizde
tartışmalıyız. Biz önce kendi kurumlarımıza sahip çıkmalıyız ki başkaları
müdaheleye cesaret edemesin. İhtiyacımız, tüm kurumlarımızın birbiri ile
barışık, uyum içinde çalışarak toplumu daha ileriye taşıma gayretinde olmasıdır.

Cumhurbaşkanını bypass ederek görüşme yapmak, TC-KKTC protokolünde yer
vermemek diplomatik nezaketsizlikten öteye varlığımıza karşı yapılmış bir
harekettir. Taa ki yeni bir seçim ile toplum başka bir lider seçinceye kadar
Cumhurbaşkanının en azından kurumsal varlığına saygı göstermeyi tüm taraflar
içine sindirmelidir.

Hepimizin ortak kurumu olan KTTO yönetiminin bu saygısızlığını kabul etmek
mümkün değildir. Derhal tüm toplumdan ve Sn. Cumhurbaşkanından özür
dilenmeli ve tekrarlanmamalıdır.
KİYED YÖNETİM KURULU